
Yumurta tüpte sperm ile döllendikten birkaç gün sonra rahim içine yuvalanır ve doğuma dek gelişimini rahim içinde sürdürür. Rahim içinde doğuştan perde olması, myom/polip vb oluşumlar, geçirilmiş ameliyatlar veya enfeksiyonlar ile bunlara bağlı yapışıklıklar embriyonun rahim içine yerleşmesine ve gelişimine engel olarak kısırlığa neden olabilir.
Rahim ağzından salgılanan ve yumurtlama dönemlerinde artan mukus spermlerin rahime geçişini kolaylaştırır. Rahim ağzındaki salgıya ait bozukluklar, yapısal bozukluklar, polip vb tümörler, geçirilmiş cerrahi girişimler infertiliteye neden olabilmektedir. Rahim ağzından spermlerin hareketlerini bozan veya öldüren antikorlar salgılanabilmektedir. Ancak günümüzde antikorlarla ilgili araştırmaların ve tedavilerin faydası olmadığı kabul edilmektedir. Aşılama ve tüp bebek gibi yöntemlerle bu sorun aşılmıştır.
Kadında en sık görülen infertilite nedenlerinden biri yumurtlama ile ilgili sorunlardır. Bazı kadınlarda hiç yumurtlama olmayabilir veya düzensiz yumurtlama olabilir. Adet düzensizlikleri bu konuda uyarıcıdır ancak adetlerin düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozuklukları görülebilir. Yumurtlama bozukluklarının en sık görülen sebebi Polikistik Over (PCOS) dur. Bu hastalar genellikle fazla kilolu, erkek tipi kıllanması olan, adetleri düzensiz ve infertildir. Beyin sapından süt hormonu prolaktinin fazla salgılanması ve yumurtalığın çalışmasını uyaran hormonların salgılanmaması da yumurtlama sorunlarına yol açabilmektedir. Yumurtalıklara ait kistler, enfeksiyon, çikolata kisti , kanserler, geçirilmiş ameliyatlar da yumurtalık fonksiyonlarını bozarak infertilite neden olabilmektedir. Kanser tedavisi için kullanılan ışın ve ilaç tedavisi yumurta hücrelerinde hasara neden olabilir.
Tüpler , rahim ile yumurtalıklar arasında bulunan ince kanallardır. üreme hücreleri rahimden geçerek tüplere gelir ve yumurtalıktan atılan yumurtayı tüplerde döller. Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması, fonksiyonunun bozuk olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek kısırlığa neden olur (%35). Geçirilmiş enfeksiyonlar, tüberküloz, endometriozis veya karın ameliyatlarına bağlı yapışıklıklar tüplere zarar verebilir. Doğuştan tüplerin gelişmemesi de nadir görülen infertilite nedenlerindendir.
Tüp bebekte başarıyı etkileyen en önemli faktörlerden biri kadının yaşıdır. 35 yaş ve özellikle de 38 yaş ve üzerindeki kadınlarda başarı şansı azalır. Bunun dışında o eşlerin neden çocuk sahibi olamadığı, erkek üreme hücrelerinin olmaması ve biopsi ile elde edilmesi, kadınlarda endometriosis veya endometrioma hastalığının varlığı sonucu etkileyen faktörlerdir.
Tüp bebek yapılacak merkezin, teknik donanımı, çalışan personelin tecrübesi gibi faktörler de sonuca direkt olarak etkili olur.
1 sene boyunca korunmasız, düzenli ilişkiye rağmen gebe kalamayan kadınlar; infertil olarak kabul edilir ve tüp bebek tedavisine başlayabilir. Ancak 37 yaşından büyük kadınların 1 yılı beklemesi çok doğru olmayabilir. Bu açıdan ileri yaş kadınların, düzenli cinsel ilişkiyi 6 ay sürdürüp gebe kalamadıkları taktirde mutlaka bir infertilite uzmanına başvurmaları gerekmektedir.
En önemli faktör yaştır. Kadının yaşı arttıkça doğurganlık özelliği azalır. 44 yaşından sonra gebelik şansı oldukça azdır. Daha önce geçirilen ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla yumurtalık ve tüpleri etkileyen enfeksiyonlar da gebelik şansını olumsuz etkiler..
Mikronenjeksiyon tek bir spermin yumurta içine zerk edilerek döllenmenin sağlandığı bir tüp bebek yöntemidir.
Tüp bebek uygulamasında mikroenjeksiyondan farklı olarak, spermler belirli bir sayıda yumurtanın çevresine bırakılır ve spermlerden bir tanesi yumurtanın içine kendiliğinden girer. Mikroenjeksiyon erkek kısırlığında, tüp bebek ise kadına ait kısırlıkta kullanılır.
Yeterince sperm ve yumurta elde edilebildiği sürece, tüp bebeğin tıbbi olarak denenmesinde sakınca yoktur. Ancak genel olarak gebelik şansının beşinci denemeden sonra azaldığı bilinmektedir.